Miras Hukuku
Ölen kişinin malvarlığının kimlere ve ne şekilde paylaştırılacağını düzenleyen özel hukuk dalına miras hukuku denir. Miras hukukunda bir mal paylaşımından söz edilebilmesi için öncelikle kişinin ölümü veya gaipliği gerçekleşmelidir. Miras sahibinin ölümü gerçekleşmeden hukuka göre yasal mirasçılar varis sıfatı taşımaz. Bu durumda miras hakkından bahsedilmesi mümkün değildir. Fakat mal sahibi, vefatın öncesinde avukat veya noter onaylı vasiyetnamesini hazırlayabilir. Bu tür durumlarda avukatın vasiyetnameyi açıklaması gerekir.
Miras Hukuku Nedir?
Miras hukuku, ölüm veya gaiplik durumunda vefat eden kişi ile sağ kalanlar arasındaki hak ve hukuksal ilişkilerde köprü görevi üstlenir. Miras hukuku hükümleri sadece ölüm durumunda sonuç doğurur. Yasalara göre mirasçılık vefat edenin ölmeden önce kendi iradesiyle belirlemesi üzerine iradi mirasçılık olarak ikiye ayrılır. Yasal mirasçılık Türk Medeni Kanunu’nun 495. maddesi ve devamında düzenlenmiştir. Yasal mirasçılıkta zümre yani derecelendirme sistemi olduğundan miras davalarında deneyimli avukatlardan destek almak çok önemlidir.
Miras Hukukunda Yasal Mirasçılar
Miras hukuku, ölüm durumunda geride kalan kişilerin vefat edenden kendilerine ne gibi hakların kaldığını düzenler. Miras hukukunda yasal mirasçılar belirli derecelere göre ayrılır. TMK 495. maddeye göre ölen kişinin yasal mirasçıları şunlardır:
- Çocuklar
- Eş
- Anne – baba
- Büyükanne ve büyükbaba
- Evlilik dışı hısımlar
- Evlatlık çocuk
- Devlet
Vefat eden kişinin hayatta kalan eşinin miras oranı, miras bırakanın çocukları yok ise yarı oranındadır. Diğer kalan yarım miras payı ise vefat eden kişinin anne ve babasına ayrılır. Eğer vefat edenin çocuğu varsa bu miras oranları farklılık gösterir. Miras hukuku, hayatta kalan eşin miras payı oranını ¼ olarak belirler. Geri kalan ¾ ise çocuklara veya tek çocuğa ayrılır.
Miras Hukuku Davaları
Miras bırakan ölünce 1. derece yasal mirasçılar paylarını alabilmek için bu kişinin alt soyundan gelmelidir. Alt soy, ölen kişinin çocukları, torunları ve bunlardan doğanların tamamını içerir. Mirasın gerçek sahibin evlatları 1. derece yasal mirasçı olarak kabul edilir. Miras hukuku davaları genellikle ölüme bağlı tasarruflar ile ilgilidir. Vasiyetname ve miras sözleşmesi ölüme bağlı tasarruflardır.
Muris muvazaası, uygulamada sıkça rastlanılan miras hukuku davalarından biridir. Bu durumda ölmeye yakın günlerde miras bırakan taşınmaz malların bir kısmını mirasçılarından birine bağışlamakta ve bağışlama isteği satış işleminin arkasına saklanmaktadır. Ömrü boyunca malına sahip çıkan kişinin ölüm döşeğindeyken mirasçılardan birine satış yapması mal kaçırma saikini ortaya koymaktadır.
Mirastan mal kaçırma dışında tenkis davası da uygulamada sık görülmektedir. Bu dava, mirasçıların hakimden ölen kişinin tasarruf oranını aşan kazandırmalarının bu oranda etkisizleştirilmesini talep etmesiyle açılır. Talebe göre hakimin vereceği karar miras bırakanın yaptığı mal dağıtım işlemlerini geçersiz kılar. Miras hukuku davalarında hak kaybı yaşamamak için mutlaka tecrübeli bir miras avukatından destek alınmalıdır.